29 Mayıs 2017 Pazartesi

Moda'da Bir Asuman


Geçenlerde şu Kadıköy'de çok güzelmiş söylemleriyle kendimizi bir anda karşıda buluverdik. Ben bilmezdim oraların bu kadar başka bu kadar değişik olduğunu. Ne güzelmiş meğerse...
Güzelliği yemeyi içmesi olduğu kadar sokakları mini dükkanları insanlarından da.
Her sokakta mini bir kahveci ya da tasarım dükkanları ya da mini publar mutlaka birşeyler var.
yemeğimizi yedik hadi bir de tatlıyla taçlandıralım dedik ve Asumanla tanışıverdik.
Asuman bir çikolata dükkanı adı da güzel kendi de. Tek kişi yenmemesi gereken şu resimde gördüğünüz şahsiyet başlı başına bir enerji ve mutluluk kaynağı diyebilirim.
Bitter ve Sütlü olmak üzere ikiye ayırmışlar ki ben bittere daha sıcak bakmışımdır hep gözümü kararttım bitteri kaptım. Anlatmiyim gidin yiyin anlarsınız zaten. Çikolata-çilek sevenler bunu yiyip karşıya da yürüyerek geçiyorlarmış öyle diyorlar :)
Caferağa Mahallesi, Yeni Fikir Sk. No:1, 34710 Kadıköy/İstanbul


Turgutreis - Kos Kalkıyor...




2014 Yaz Tatilimizin 15 günlük nadide kısmını Turgutreis'te geçirdik,
7 sene önce son gidişimizde şahane bir tatil geçirmiş Bodrum, Yalıkavak, Gündoğan kalabalığından uzak durmanın bize ne kadar önemli olduğunu hatırlatmıştı. Fakat seneler önce gittiğimiz Turgutreisimiz eskisi gibi değildi artık merkezden eve gitmek bile son 2 gün hele kabus olmuştu. D Marin Kahvedünyasından kahve içmek zorlu sıkıntılı ve dertli bir süreçti bizim için. Gündüzleri Akyarlardaki Meteor Beach te vakit geçiriyorduk evin önündeki deniz taşlı olduğu için tercihimizi kum ve sığı sulardan yana kullanıyorduk. İyi ki de öyle yapmışız Efe o kadar mutluydu ki bütün gün kumla oynayıp bir etraftaki çocuklarla oyun oynuyordu.
Ama son günler bayram tatiline yaklaşmaya başlayınca bizim caanım Meteor oldu bir halk plajı, değil yer bulmak denize girmek bile zorlaşmaya başladı bizde tatilimizin son 2 günü Yunan adalarından birinde geçirelim dedik.
Mini  Mini araştırmalarımız sonucunda Turgutreise en yakın ada olan Kos adasını seçtik, Dmarini biraz geçince Turgutreis Gümrük Kapısı var, ordaki görevlilere sorduk içeride bilet alabileceğimiz gişeler olduğunu söylediler. 2 tane firma var biri hızlı 12 dakika da giden katamaranlar diğeri ise bildiğiniz bostancı adalar motoru tadında üstünde püfüt püfür gidebileceğiniz Motorlar.
Sabah 9 ve 9,5 ta kalkıyorlar biz hızlı olanını seçtiğimiz için 9,5 ta kalkış vardı,  hızlıca bizi adaya götürdü bu deniz otobüsü görünümlü burnu hızlandıkça kalkan katamaran, ama iş kosa ayak basmakla bitmiyor maalesef birde efsane kuyruk vardı tabii, kuyruktu pasaport kontrolüydü tamamen kosa ayak basmamız saat 11 i buldu.
İnerken de 5,5 ta burda olmamız konusunda tembihlendik. başka bir dönüş yoktu 5,5 ta burda olmazsak bu geceyi burda geçirmek zorunda kalacaktık. Saatlerimizi ayarlayıp plan yapmaya başlarken baktık işin içinden çıkamıyoruz istediğimiz yerlere gitmek için zamanımız çok az Sabri hemen resimde gördüğünüz bir Rent a Car firmasına girdi adamla 5 dk konuştuktan sonra bizi bir araba gelip aldı asıl araba teslim yerine götürmek için yollara düştük. Arabada detayları öğrendim cabrio bir Micra varmış 45 Euroymuş vs vs derken Safe Wheels diye bir yere geldik hemen tabiki istediğimiz daha doğrusu orda anlaştığımız arabanın olmadığı başka bir araba verebileceklerini söylediler. Zamanla yarıştığımız için hayır diyemedik ve hemen bize gösterdikleri arabada ikna olduk tabi fiyatta değişmişti. Siz siz olun Kos a giderseniz bu firmanın kapısından geçmeyin. Hemen yepyeni kıpkırmızı arabamıza atladığımız gibi başladık turlamaya önce yakından uzağa doğru Tigaki beach de denize girip Zia da yemek yerken efsane ada manzarasına büyülenip sonra da adanın öbür ucunda ki Kefelos plajına gidip hızlıca denize giriğ 5,5 ta motorumuza yetişecektik. Hepsini yapabildik mi? tabiikki hayır :)




Bir de bunları yanımızdaki bezsiz 3 yaşındaki çocukla yapacaktık, oğlanın kaka yapması zaten yarım saat alıyordu hepsini yapamayacağımızı anlamamız uzun sürmemişti o yüzden. Ama bence gayet iyi gittik.





 İlk önce Tigaki plajına gittik, maldiv kumları gibi beyazlığıyla ünlü bu plajda hemen cup diye atlayıp iki kulaçtan sonra mini kurumayla arabaya geri dönüp istikamet Zia dedik. Zia gitmesi uzun ama oturması keyifli bir yer olduğu için zamanımızın çoğunun Efe ninde uyumasıyla orda geçirdik ama iyi de ettik çok güzel manzaralı püfür püfür esen harkulade bir yerdi. Efe arabada uyuya kaldığı için yanımızda pusette olmadığı için onu sandalyeleri birleştirip yatırmak zorunda kaldık. o uyudukça biz keyif yaptık ona da bize de iyi geldi diyebiliriz.  Güzel bir yemeğin arkasından Zia dan inmeye başladık yol hem virajlıydı hem de uzundu. Ağaçlar çiçekler böcekler o kadar çoktu ki yol boyunca hiç sıkılmadık. Saat 3,5 ta Kefelos a doğru yola çıktık yollar bitmemeye başlayınca bir benzinci bulup hemen ne kadar uzaklıkta olduğunu sorduk 45 km yi öğrenince ilk sapaktaki tarihi bir kaleye girip geri dönmeyi tercih ettik. Buraya kadar herşey gayet iyiydi, dönüşte gene arabayı aldığımız yere teslim ettik çok acelemiz olduğunu hemen bizi porta yetiştirmeleri gerektiğini söyledikten sonra adamlar da bizi porta bıraktılar. Porta geldiğimizde saat 5:10 du bir kalabalık vardı ama ben hiç bizim gitmemiz gereken yerin orası olduğunu düşünmediğim için anlam veremedim, iki dakika sonra acı gerçekle karşılaştık orası bizim girmemiz gereken pasaport kuyruğuymuş. oraya yanaşan Cruise gemileri Bodrumdan gelen marmaristen gelen herkesin çıkmadan önce geçtiği yer orasıymış. başladık beklemeye zaman geçti saat 5,5 oldu 6 oldu herkes gerilmeye başladı allahtan yanımızda bizimle aynı motorda gelenler vardı da motor boş gitmez bekler diye düşündük. Yanımızda arkamızda motoru kaçan insanlar başladılar kavga etmeye. yaşlıca amcalar motorlarını kaçırıp bizim motorla dönmek zorunda kaldılar. Biz motora bizdiğimizde saat 18:45 ti. o pasaport kuyruğunu gördükten sonra uzun bir süre yunan adalarına gider miyim? Bence gitmem.

Gebelik Zehirlenmesi Preeklampsi mi dediniz?

Gebelik zehirlenmesi mi? oooo alırım bi dal :)
Hep son dakikacı oldum bu hayatta, kocam sayesinde. Bana kalsa herşeyi baştan yaparım ama sağolsun kendisiyle olan 18 sene de hep en son dakikaya bırakır oldum herşeyi.
Gebelik 32. hafta evde badana boya: Ya deli misin derler di mi adama evet derler bence de desinler zaten. Gebeliğimin 32. haftasına girişimi evde badanacılarla beraber kutlamaya karar verdim, sağolsun beni pek telkin ettiler
-hiç kokmaz abla (abla da kim)
-kalırsınız biz şu odayı en son yaparız (oldu canım)
-biz zaten çok temiz çalışıyoruz (küfür kıyamet)
2 gün dayanabildim evde uyumaya, boya kokusu falan yok ama o toz. Zaten mutfakta yok ki, yani minicik bir odada çekyatta 3 kişi yaşadık 2 gece.
En son eşim kalk gidiyoruz dedi de çok şükür kalktık otele yerleştik, -otel mevzusunu da ayrıca yazıcam-adamın günahını almiyim, o başından beri bana dedi kalk otelde kalalım diye ben adamlar kalabilirsiniz birşey olmaz dediler falan diyip geçiştirdim ama ben ne biliyim böyle olacağını.
Neyse hergün eksikler gedikler derken İkea koçtaş bauhaus ta sabah 8 akşam 10 mesaisindeyim.
doğal olarak bend ebi sıkıntılar başladı.
ilk evde kaldığımız gece gene tüm gün İkea da geçirmişim, akşam eve geldik daha ev ev gibi, efeyi yatırdım, yıkadım harika bir anneyim, ama bende bi sıkıntı var,yani birşey var bende benden içeri anlayamıyorum, tarif edemiyorum, midem bulanıyor, iyi hissetmiyorum, var bir şeyler.
Sabriyi de panik yaptırmak istemiyorum, ben dedim bir Acıbademe gidip geliyorum sen oğlanla dur.
Gittim tansiyonumu ölçtüler : sıkı durun söylüyorum 18/11 NEEE
Ölçen hemşire 3 farklı makinada ve bir elde ölçüm aletiyle 4 kere ölçüp öyle emin oldu, hemen doktorunuzu arayın hatta sizi ambulansla Maslak Acıbademe gönderelim dedi. Ben durumun ne olduğunu hatta ne kadar önemli olduğunu bilmediğim için tamam ben hallederim sağolun gibi üstü kapalı söylemlerle orayı terkettim.
Sevgili doktorum Lemi Beyi aradım, telefonu çekmiyordu, 1,2,3 yok çekmiyor. Ben hafiften yola çıktım hedefi belirledim Amerikan Hastanesine başladım gitmeye, gidiyorum ama iyi değilim, yani bir üşüme, bir titreme, mide bulantısı ne ararsan var.
O sırada eşimi aradım dedim ki merak etme ben bir Amerikana gidip serun taktırım gelicem, bizde meşhurdur bi serum taktırıp gelme, eczaneye gitme gibi.
Tek başına gitme falan diyo ama ben yolu yarıladım bile.
Hala arıyorum Lemi bey yok, aklımdan geçen genelde ameliyathanelerde telefon çekmez alt katlarda olduğu için diyorum ki bir yerin ameliyathanesinde başla sıradan büyük hastaneleri ara sor ama onunla uğraşacak halim bile yok.
O sırada abim arıyor napıyosun diye, konuşurken arabanın hoperlöründen konuştuğumu anladığı için nerdesin diyor, bende midem biraz kötü Amerikana gidiyorum serum taktırıp dönücem diyorum.
sağolsun o da evine girerken yoldan dönmüş, benden önce hastanede beni bekliyordu.
Çok uzattım, neyse geldik hastaneye ismini hatırlayamadığım bir tatlı doktor (kadın doğumcu)  vardı nöbette ben olayları anlatınca geldi muayne etmeye ama herkeste bir telaş bir sıkıntı var belli yani pek bir önemsendim, doktorunuza ulaşabileceğimiz başka bir numara var mı diye ısrar ediyorlar yok diyorum bizde ulaşamadık hay allah falan diye hayıflanıyor kadıncağız.
o sırada üstünde MAVİ KOD yazan bir çantayla biri gelip yanıma oturdu, bu ne falan meraktayım ama soramıyorum tabii, neyse sonra Lemi beyin asistanı Sevilaya ulaşma fikri geldi Cenkten iyi ki de geldi hemen ulaşabildik başka bir hastanenin ameliyathanesinde doğumdaymış.
Bekleyin 15 dakikaya ordayım yanıtı almışlar. Hemen yatışım yapıldı bebeğe bakıldı tansiyon takibim için 4-5 gün gözetildim.
Bitti mi? bitmedi...
devamını yazarım bak kızım uyandı





Bir Prematüre Hikayesi...

Efe'den sonra hayatımıza bir de minicik adı gibi biDamla bir kız çocuğu girdi,
hamileliğimin 28. haftasından sonra zaten ben erken doğacağını hissetmiştim, bir sıkıntı vardı ilk hamileliğim gibi değildi, sanki her sabah uyandığımda bugün doğum yapıcakmışım gibi hissediyordum kendimi...
Gebeliğimin hikayesini, macera dolu doğum hikayesini ayrı bir postta anlatacağım ama size esas bir tavsiye vermek istedim bu yazımda, kadın doğum doktorunuzu iyi seçin size hitap etsin, anlasın, umursasın...
Benim -herkes sorduğu için anlatayım- dünyanın en iyi doktoru olan Prof. Dr. Lemi İbrahimoğlu'yla kesişmişti yolum ilk hamileliğimde. Ve o kadar sevmiş o kadar güvenmiştim ki hala da grurla söylerim On tane de doğursam gene Lemi bey doğursun isterim. Gerçekten beni anlayan nadide insanlardan biridir o. Benimle ne yollardan geçti, ne maceralar yaşadı, hep anılarımda hep doğum hikayelerimdedir. Hele Efe'de hiç unutmuyorum bir sabah geldi 'Seni rüyamda gördüm dedi' düşünün hasta doktor ilişkisini. O kadar Efeyi kurtarmaya çalıştı ki karnımdayken, Efenin her anı için ne kadar teşekkür etsem ne desem az kalır. Damla da da maceralarımız bitmedi tabi abisi gibi ilk başta olmasa da bu da son anne karnı dönemlerini maceralı atlattı.
Demek istediğim o ki, sizi doğurtacak-normal, sezeryan hiç önemli değil- 9 ay boyunca sizi anlayacak olan doktor o kadar önemli ki: ÇOK İYİ SEÇİN!

Not:  Bu arada yazmaya geri döndüm umarım çocuklardan çok aksamaz birirkmiş çok konum var çünkü.

18 Mayıs 2015 Pazartesi

3 Çocukla Legoland Günzburg

Legoland'e gitmek fikri zaten hep kafamızda vardı ama Efe'nin biraz daha büyümesini bekliyorduk. İyi ki de beklemişiz :)

İstanbul - Münih uçak yolculuğumuz 3 çocukla harkülade geçmişti hiç biri uyumamış ama bizi ve başkalarını da rahatsız etmemişti. Uçaktan iner inmez kiraladığımız aracı alıp yola koyulmaya başladık çünkü münih-günzburg arası 1 saatlik bir yolculuk yapmamız gerekiyordu. Yollar o kadar düzgün ve güzeldi ki 3,5 saatlik uçak yolculuğundan sonra bir de araba yolculuğu bizi çok yormadı. Biz 7 kişi olduğumuz için Vito kiraladık. Çocukları oto koltuklarıyla beraber en arkaaya oturttuk birbirleriyle ilgilenmekten ne yolu ne de bizi gördüler.
Sonunda kaldığımız Legoland oteline varmıştık. Bizim bu oteli tercih etmemizdeki en büyük neden çoçuklar için yaptığımız bu seyahati biraz daha neşeli hale getirmekti. İyi ki de bu otelde kalmışız dedik bizim için de ilginç bir deneyim oldu. Otelimiz çok rahattı tam çocuklar için dizayn edilmiş anneler ve babaların konforu hiç atlanmamıştı. Otelde 4 farklı tip oda var, standart 4 kişilik, 6 kişilik, biz castle odayı tercih ettik daha rahat olalım diye iyi ki de öyle yapmışız. Odada 1 adet çift kişilik ranza ve 2 tane de açılabilen yatak vardı yani odamız 6 kişilikti. Efe ranzaya bayıldı, oda da hemen yatak üstünde bulunan bir kutu lego hayatımızı kurtardı diyebilirim çünkü nasıl olsa Legoland e gidiyoruz diye yanımıza kitap dışında ordan alırız diye Lego almamıştık. Oda da çocuklar için özel sabun şampuan vb ne isterseniz vardı. Aslında ve bence otelin en güzel şey check out yoktu :) Kapıyı çekip anahtarını da içinde bırakıp çıkabiliyorsun otelden. Sabah kahvaltısında hemen hemen her şey vardı ve lezzetliydi, genelde her Almanya seyahatinde olduğu gibi burda da çok Türk çalışan vardı, sağolsunlar bizimle özel olarak ilgilendiler. Akşam yemeği için otelde 2 farklı restaurant vardı, biri açık büfe olarak tasarlanmış ne isterseniz yiyin aynı fiyatı ödediğiniz sistemde. Diğeri ise menüden seçebildiğiniz lezzetlerin çok şahane olmadığı standart bir restauranttı. Otelde Lego store olduğu için girişlerde ve çıkışlarda uğramadan geçemediğimiz bir duraktı bizim için.







16 Aralık 2014 Salı

Bıktım Bu Öksürükten...

Vallahi de bıktım billahi de....
Çocuklarda kış ayında görülen hastalıkları popülariteye göre saymak gerekirse (2014-2015 Öğretim Yılı) Öksürük, öksürük, öksürük...
Kiminle konuşsam çocuğum öksürüyor, geniz akıntısından bütün gece öksürdü, doktora götürüyorum gene öksürüğü başladı....
YETER BEAAA...
Evet çok şükür ateş yok, başka büyük bir sorun yok ama öksürükte adamı ne kadar rahatsız eden bir şey hepiniz biliyorsunuzdur. Bu senenin trendi öksürük anlayacağınız.
Öksürüğe karşı Kara Turp - Bal !!!
Kimde işe yaradı bilmiyorum ama bizde pek bir işe yaramadı.
Öksürüğe karşı Bal -Karabiber- Toz Zencefil!!!
Anlık öksürük krizlerini giderse de uzun vadede hiç bir faydası yok.
Öksürüğe Karşı Çocuğunuzun ayağına Viks sürün!!!
Hadi len... koktuk sadece...
Ventolin Pulmicort bana mısın dememekte. Anladım ki burnu durmadığı sürece benim çocuğum öksürecek. Ne yapayim sabır edip bekliyorum geçsin daha büyük hastalıklar bizi bulmasın diye.
Hadi bende bir tane var iki tane çocuğu olanlara sabır diliyorum kolay gelsin güçlü anneler.

3 Kasım 2014 Pazartesi

O bulogır bu bulogır şu buloger...

Yayın hayatıma başladığım 2008 yılından itibaren farklı 5 tane bloğum olmuş, net söyleyeyim hiç birinde tutunamamışım. Şıp sevdi, çabuk sıkılan bir kişilik olarak fazla tık almadan yazarlık hayatıma başlamadan son vermişim. Çokta iyi yapmışım, zira yazmaktan halen sıkılmaktayım. Ama arkadaşlarım değer verip marka tanıtımlarına çağırdıklarında, ya bende yazayım bende onlara katkıda bulunayım demiyor muyum? Dibine kadar diyorum.
O yüzden yayın hayatıma kaldığım yerden devam ediyorum. Çok bir şey aramayın edbiyatım ve yazım dilim çok kuvvetli değildir bir leri bi diye yazmaktan hoşlananlardanım. Geliyorum yerine geliyom yazmam ama o kadar da değil! Yazılarımı tuvaltette yazdığım içince çok boktan konular olacaktır yazdıklarım. Dedikodu yok, işkence yok, darp, esaret,aşk,ihtiras,kavga kıyamet hiç yok. Ben olsam takip etmem okumam bu bloğu. Kimseye şöyle anneyim böyle snneyim, çocuğum üstünde yaptıklarımı herkes uygulamalı, ben bir (bi) numarayım, siz hiçsiniz diyecek bir halimde yok. Ne yazıcam bende bilmiyorum ama adwords basacağim kesin ;) 
Çok sevdiğim ve çok değer verdiğim ve işini inanılmaz güzel yapan blogger arkadaşlarım gibi olmayı hedeflemiyorum, ama yazmak için yazmayı da düşünmüyorum. Bu arada bloğunu takip etmiyorsanız çok severek takip ettiğim blogları yazılarımda da paylaşacağım.



19 Aralık 2013 Perşembe

Kereviz Çorbası Tarifi

Bu tarifte nerden çıktı diyeceksiniz, Efe'ye yemek yedirmek azap, herşeyi yemek hiç bir şeyi beğenmez, anlayacağınız zorlanıyorum ona yemek yedirirken daha doğrusu sevdirirken.

Kerevizi nasıl yediririm diye düşünürken böyle bir şey yptım şimdi ailecek bayıla bayıla yiyoruz. Biz sevdik siz de seversiniz diye umuyorum.

2 adet kereviz
ve yaprakları
1 patates
1 havuc
tereyağ
tuz

kereviz patates ve havuçu az suyla haşlayın, hepsi iyice piştikten sonra tereyağı ve tuzu ekleyin blendırdan geçirin üzerine de az tereyağlı toz biber kavurun dökün mmmm... enfes:)
 afiyet olsun

Yakın Komşu Alexandroupoli, arabayla Yunanistan




Uzun zaman oldu gene yazmayalı , çok yoğun çalışıyoum boş durmuyorum yani..
Her seferinde bunu bloga yazmalıyım dediklerimi atlıyorum, her akşam bunu blogda paylaşmalıyım diyip uyuyorum:) biriktirdim anlatacak içimi dökecek çok şeye sahibim.


Giden herkes yazın gidin demesine rağman biz havalar soğumadan Eylülde atlayıverdil Alexandroupoli nin yollarına. Evden çıktıktan tam  3 saat sonra soframıza oturmuş balıklarımızı kalamarlarımızı söyleyivermiştik. Zaten her yer Türk dolu olduğu için çok ta yabancılık çekmedik sanki Türkiye de bir Yunan kasabasında geziyorduk, Sabri çok sevmese de ben sevdim, marketlerini sevdim kalamarlarını sevdim, havasını sevdim duyunu sevdim sevdim yaa bahanem çok...
Yaz olmadığı sürecek yapacak çok bir şey yok, tipik Yunan halkı saat 12 de kapatıp dükkanları 5 te açıyor, başım ağrıyor desen ilaç alacak eczane yok. Zara açık :) bir de çok meşhur kahvecileri var o da açık.
Kavala'ya gittik Alexandroupoli den sonraKavala daha kalabalık daha insanlı. Ama aynı ordaki Zara daha berbat saat 4 dedin mi kapatıyor.
Yapacak tek şey market gecmek alışveriş yapabileceğin ve gezip görülebilecek tek yer oraları. Biz de öyle yaptık marketleri bizden çok daha uygun fiyatlı ve çok çeşitli zeytinyapları enfes kaşar peynirleri çok lezzetli.
Bir de Jumbo diye oyuncak mağazası var aslında tam oyuncak demeyelim ıvır kıvır zıvırlı bi dolu malzemesi olan büyükçe bir market ama çok ucuz gerçekten.
Bir de insan psikolojisi 1 Euro yu  1 Tl olarak düşündüğün için sana herşey ucuz geliyor zaten.

Yunanistan turumuz Alexandroupoli ve Kavala olarak son buldu tabiiki ama yolda Özcanlar köfte Malkara Süt Ürünleri mağazası ve benim Yunanistan marketlerindeki engin deneyimimle bağajda yer kalmadan döndük.
Bir sonraki gezimiz Barcelona ...

14 Mayıs 2013 Salı

Çocukla gezerim . com


Çoğu arkadaşımın bildiği üzre uçak fobim nedeniyle uzun süredir pek bir yerlere gitmez idim. Ama hep dediğim gibi hayatımda Efeden önce ve Efeden sonra diye iki bölüm mevcut. Tüm arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla çocukla tatil hem zor hemde ızdırap vericiymiş. Bu çocukla tatil hakkında söylenen hiç bir şeye kulak asmadan tatil programı yapmaya başladım ... evet nereye gidebilirdik efenin yemeklerini rahat yiyebileceği bir yer olmalıydı yokuşsuz bir memleket aranıyordu eee uçakla uzun olmasın dedim oteli iyi olsun , kılı olsun tüyü olsun derken www.booking.com dan Roma otellerine bakarken buldum kendimi. Aranan kriterlere uygundur herşey, planlar yapıldı oteller seçildi, çocukla sistemli olmalıydım bavul için listeler yapıldı, kıyafetler ayrıldı, ilaçlar stoklandı, ateşr bavbiölçer havlusu vs vs i derken mini bir bavulla dünyanı dolaşabilecek olan ben 6 gün için 2 koca bavul aldım :()
Otelimiz çocukla rahat edilebilinecek bir oteldi. Otobüslerin numaralarını öğrendiniz mi her yere çok yakındı. Otel personeli gayet iyiydi kahvaltısı da idare ederdi en önemlisi temizdi. Roma çocukla - 1-2 yaşlarındaki özellikle - gidilebilecek rahat yerlerden biri. Ama pizza makarna yemekten çocuk bile sıkılıyo bi zaman sonra. Et pişirmeyi bilmedikleri için çocuğa et yediriryim baydık artık makarnadan pizzadan derseniz hata yaparsınız çünkü etleri o kadar sert ki diil çocuğun sizin yemeniz bile imkansız. Balık derseniz 1 kere bir yerde balık gördük hemen atladık yedik zaten :)

Efe de sağolsun bize çok sorun çıkarmadı, rahat rahat tatilimizi yaptık işlerimizi hallettik. İlk yurtdışı gezimizden Efe tam not almıştı yani. Devamı için planlar programlar yapılmaya başlandı bile çok yakında gene mini bi tatil için yollardayız.