29 Mayıs 2017 Pazartesi

Moda'da Bir Asuman


Geçenlerde şu Kadıköy'de çok güzelmiş söylemleriyle kendimizi bir anda karşıda buluverdik. Ben bilmezdim oraların bu kadar başka bu kadar değişik olduğunu. Ne güzelmiş meğerse...
Güzelliği yemeyi içmesi olduğu kadar sokakları mini dükkanları insanlarından da.
Her sokakta mini bir kahveci ya da tasarım dükkanları ya da mini publar mutlaka birşeyler var.
yemeğimizi yedik hadi bir de tatlıyla taçlandıralım dedik ve Asumanla tanışıverdik.
Asuman bir çikolata dükkanı adı da güzel kendi de. Tek kişi yenmemesi gereken şu resimde gördüğünüz şahsiyet başlı başına bir enerji ve mutluluk kaynağı diyebilirim.
Bitter ve Sütlü olmak üzere ikiye ayırmışlar ki ben bittere daha sıcak bakmışımdır hep gözümü kararttım bitteri kaptım. Anlatmiyim gidin yiyin anlarsınız zaten. Çikolata-çilek sevenler bunu yiyip karşıya da yürüyerek geçiyorlarmış öyle diyorlar :)
Caferağa Mahallesi, Yeni Fikir Sk. No:1, 34710 Kadıköy/İstanbul


Turgutreis - Kos Kalkıyor...




2014 Yaz Tatilimizin 15 günlük nadide kısmını Turgutreis'te geçirdik,
7 sene önce son gidişimizde şahane bir tatil geçirmiş Bodrum, Yalıkavak, Gündoğan kalabalığından uzak durmanın bize ne kadar önemli olduğunu hatırlatmıştı. Fakat seneler önce gittiğimiz Turgutreisimiz eskisi gibi değildi artık merkezden eve gitmek bile son 2 gün hele kabus olmuştu. D Marin Kahvedünyasından kahve içmek zorlu sıkıntılı ve dertli bir süreçti bizim için. Gündüzleri Akyarlardaki Meteor Beach te vakit geçiriyorduk evin önündeki deniz taşlı olduğu için tercihimizi kum ve sığı sulardan yana kullanıyorduk. İyi ki de öyle yapmışız Efe o kadar mutluydu ki bütün gün kumla oynayıp bir etraftaki çocuklarla oyun oynuyordu.
Ama son günler bayram tatiline yaklaşmaya başlayınca bizim caanım Meteor oldu bir halk plajı, değil yer bulmak denize girmek bile zorlaşmaya başladı bizde tatilimizin son 2 günü Yunan adalarından birinde geçirelim dedik.
Mini  Mini araştırmalarımız sonucunda Turgutreise en yakın ada olan Kos adasını seçtik, Dmarini biraz geçince Turgutreis Gümrük Kapısı var, ordaki görevlilere sorduk içeride bilet alabileceğimiz gişeler olduğunu söylediler. 2 tane firma var biri hızlı 12 dakika da giden katamaranlar diğeri ise bildiğiniz bostancı adalar motoru tadında üstünde püfüt püfür gidebileceğiniz Motorlar.
Sabah 9 ve 9,5 ta kalkıyorlar biz hızlı olanını seçtiğimiz için 9,5 ta kalkış vardı,  hızlıca bizi adaya götürdü bu deniz otobüsü görünümlü burnu hızlandıkça kalkan katamaran, ama iş kosa ayak basmakla bitmiyor maalesef birde efsane kuyruk vardı tabii, kuyruktu pasaport kontrolüydü tamamen kosa ayak basmamız saat 11 i buldu.
İnerken de 5,5 ta burda olmamız konusunda tembihlendik. başka bir dönüş yoktu 5,5 ta burda olmazsak bu geceyi burda geçirmek zorunda kalacaktık. Saatlerimizi ayarlayıp plan yapmaya başlarken baktık işin içinden çıkamıyoruz istediğimiz yerlere gitmek için zamanımız çok az Sabri hemen resimde gördüğünüz bir Rent a Car firmasına girdi adamla 5 dk konuştuktan sonra bizi bir araba gelip aldı asıl araba teslim yerine götürmek için yollara düştük. Arabada detayları öğrendim cabrio bir Micra varmış 45 Euroymuş vs vs derken Safe Wheels diye bir yere geldik hemen tabiki istediğimiz daha doğrusu orda anlaştığımız arabanın olmadığı başka bir araba verebileceklerini söylediler. Zamanla yarıştığımız için hayır diyemedik ve hemen bize gösterdikleri arabada ikna olduk tabi fiyatta değişmişti. Siz siz olun Kos a giderseniz bu firmanın kapısından geçmeyin. Hemen yepyeni kıpkırmızı arabamıza atladığımız gibi başladık turlamaya önce yakından uzağa doğru Tigaki beach de denize girip Zia da yemek yerken efsane ada manzarasına büyülenip sonra da adanın öbür ucunda ki Kefelos plajına gidip hızlıca denize giriğ 5,5 ta motorumuza yetişecektik. Hepsini yapabildik mi? tabiikki hayır :)




Bir de bunları yanımızdaki bezsiz 3 yaşındaki çocukla yapacaktık, oğlanın kaka yapması zaten yarım saat alıyordu hepsini yapamayacağımızı anlamamız uzun sürmemişti o yüzden. Ama bence gayet iyi gittik.





 İlk önce Tigaki plajına gittik, maldiv kumları gibi beyazlığıyla ünlü bu plajda hemen cup diye atlayıp iki kulaçtan sonra mini kurumayla arabaya geri dönüp istikamet Zia dedik. Zia gitmesi uzun ama oturması keyifli bir yer olduğu için zamanımızın çoğunun Efe ninde uyumasıyla orda geçirdik ama iyi de ettik çok güzel manzaralı püfür püfür esen harkulade bir yerdi. Efe arabada uyuya kaldığı için yanımızda pusette olmadığı için onu sandalyeleri birleştirip yatırmak zorunda kaldık. o uyudukça biz keyif yaptık ona da bize de iyi geldi diyebiliriz.  Güzel bir yemeğin arkasından Zia dan inmeye başladık yol hem virajlıydı hem de uzundu. Ağaçlar çiçekler böcekler o kadar çoktu ki yol boyunca hiç sıkılmadık. Saat 3,5 ta Kefelos a doğru yola çıktık yollar bitmemeye başlayınca bir benzinci bulup hemen ne kadar uzaklıkta olduğunu sorduk 45 km yi öğrenince ilk sapaktaki tarihi bir kaleye girip geri dönmeyi tercih ettik. Buraya kadar herşey gayet iyiydi, dönüşte gene arabayı aldığımız yere teslim ettik çok acelemiz olduğunu hemen bizi porta yetiştirmeleri gerektiğini söyledikten sonra adamlar da bizi porta bıraktılar. Porta geldiğimizde saat 5:10 du bir kalabalık vardı ama ben hiç bizim gitmemiz gereken yerin orası olduğunu düşünmediğim için anlam veremedim, iki dakika sonra acı gerçekle karşılaştık orası bizim girmemiz gereken pasaport kuyruğuymuş. oraya yanaşan Cruise gemileri Bodrumdan gelen marmaristen gelen herkesin çıkmadan önce geçtiği yer orasıymış. başladık beklemeye zaman geçti saat 5,5 oldu 6 oldu herkes gerilmeye başladı allahtan yanımızda bizimle aynı motorda gelenler vardı da motor boş gitmez bekler diye düşündük. Yanımızda arkamızda motoru kaçan insanlar başladılar kavga etmeye. yaşlıca amcalar motorlarını kaçırıp bizim motorla dönmek zorunda kaldılar. Biz motora bizdiğimizde saat 18:45 ti. o pasaport kuyruğunu gördükten sonra uzun bir süre yunan adalarına gider miyim? Bence gitmem.

Gebelik Zehirlenmesi Preeklampsi mi dediniz?

Gebelik zehirlenmesi mi? oooo alırım bi dal :)
Hep son dakikacı oldum bu hayatta, kocam sayesinde. Bana kalsa herşeyi baştan yaparım ama sağolsun kendisiyle olan 18 sene de hep en son dakikaya bırakır oldum herşeyi.
Gebelik 32. hafta evde badana boya: Ya deli misin derler di mi adama evet derler bence de desinler zaten. Gebeliğimin 32. haftasına girişimi evde badanacılarla beraber kutlamaya karar verdim, sağolsun beni pek telkin ettiler
-hiç kokmaz abla (abla da kim)
-kalırsınız biz şu odayı en son yaparız (oldu canım)
-biz zaten çok temiz çalışıyoruz (küfür kıyamet)
2 gün dayanabildim evde uyumaya, boya kokusu falan yok ama o toz. Zaten mutfakta yok ki, yani minicik bir odada çekyatta 3 kişi yaşadık 2 gece.
En son eşim kalk gidiyoruz dedi de çok şükür kalktık otele yerleştik, -otel mevzusunu da ayrıca yazıcam-adamın günahını almiyim, o başından beri bana dedi kalk otelde kalalım diye ben adamlar kalabilirsiniz birşey olmaz dediler falan diyip geçiştirdim ama ben ne biliyim böyle olacağını.
Neyse hergün eksikler gedikler derken İkea koçtaş bauhaus ta sabah 8 akşam 10 mesaisindeyim.
doğal olarak bend ebi sıkıntılar başladı.
ilk evde kaldığımız gece gene tüm gün İkea da geçirmişim, akşam eve geldik daha ev ev gibi, efeyi yatırdım, yıkadım harika bir anneyim, ama bende bi sıkıntı var,yani birşey var bende benden içeri anlayamıyorum, tarif edemiyorum, midem bulanıyor, iyi hissetmiyorum, var bir şeyler.
Sabriyi de panik yaptırmak istemiyorum, ben dedim bir Acıbademe gidip geliyorum sen oğlanla dur.
Gittim tansiyonumu ölçtüler : sıkı durun söylüyorum 18/11 NEEE
Ölçen hemşire 3 farklı makinada ve bir elde ölçüm aletiyle 4 kere ölçüp öyle emin oldu, hemen doktorunuzu arayın hatta sizi ambulansla Maslak Acıbademe gönderelim dedi. Ben durumun ne olduğunu hatta ne kadar önemli olduğunu bilmediğim için tamam ben hallederim sağolun gibi üstü kapalı söylemlerle orayı terkettim.
Sevgili doktorum Lemi Beyi aradım, telefonu çekmiyordu, 1,2,3 yok çekmiyor. Ben hafiften yola çıktım hedefi belirledim Amerikan Hastanesine başladım gitmeye, gidiyorum ama iyi değilim, yani bir üşüme, bir titreme, mide bulantısı ne ararsan var.
O sırada eşimi aradım dedim ki merak etme ben bir Amerikana gidip serun taktırım gelicem, bizde meşhurdur bi serum taktırıp gelme, eczaneye gitme gibi.
Tek başına gitme falan diyo ama ben yolu yarıladım bile.
Hala arıyorum Lemi bey yok, aklımdan geçen genelde ameliyathanelerde telefon çekmez alt katlarda olduğu için diyorum ki bir yerin ameliyathanesinde başla sıradan büyük hastaneleri ara sor ama onunla uğraşacak halim bile yok.
O sırada abim arıyor napıyosun diye, konuşurken arabanın hoperlöründen konuştuğumu anladığı için nerdesin diyor, bende midem biraz kötü Amerikana gidiyorum serum taktırıp dönücem diyorum.
sağolsun o da evine girerken yoldan dönmüş, benden önce hastanede beni bekliyordu.
Çok uzattım, neyse geldik hastaneye ismini hatırlayamadığım bir tatlı doktor (kadın doğumcu)  vardı nöbette ben olayları anlatınca geldi muayne etmeye ama herkeste bir telaş bir sıkıntı var belli yani pek bir önemsendim, doktorunuza ulaşabileceğimiz başka bir numara var mı diye ısrar ediyorlar yok diyorum bizde ulaşamadık hay allah falan diye hayıflanıyor kadıncağız.
o sırada üstünde MAVİ KOD yazan bir çantayla biri gelip yanıma oturdu, bu ne falan meraktayım ama soramıyorum tabii, neyse sonra Lemi beyin asistanı Sevilaya ulaşma fikri geldi Cenkten iyi ki de geldi hemen ulaşabildik başka bir hastanenin ameliyathanesinde doğumdaymış.
Bekleyin 15 dakikaya ordayım yanıtı almışlar. Hemen yatışım yapıldı bebeğe bakıldı tansiyon takibim için 4-5 gün gözetildim.
Bitti mi? bitmedi...
devamını yazarım bak kızım uyandı





Bir Prematüre Hikayesi...

Efe'den sonra hayatımıza bir de minicik adı gibi biDamla bir kız çocuğu girdi,
hamileliğimin 28. haftasından sonra zaten ben erken doğacağını hissetmiştim, bir sıkıntı vardı ilk hamileliğim gibi değildi, sanki her sabah uyandığımda bugün doğum yapıcakmışım gibi hissediyordum kendimi...
Gebeliğimin hikayesini, macera dolu doğum hikayesini ayrı bir postta anlatacağım ama size esas bir tavsiye vermek istedim bu yazımda, kadın doğum doktorunuzu iyi seçin size hitap etsin, anlasın, umursasın...
Benim -herkes sorduğu için anlatayım- dünyanın en iyi doktoru olan Prof. Dr. Lemi İbrahimoğlu'yla kesişmişti yolum ilk hamileliğimde. Ve o kadar sevmiş o kadar güvenmiştim ki hala da grurla söylerim On tane de doğursam gene Lemi bey doğursun isterim. Gerçekten beni anlayan nadide insanlardan biridir o. Benimle ne yollardan geçti, ne maceralar yaşadı, hep anılarımda hep doğum hikayelerimdedir. Hele Efe'de hiç unutmuyorum bir sabah geldi 'Seni rüyamda gördüm dedi' düşünün hasta doktor ilişkisini. O kadar Efeyi kurtarmaya çalıştı ki karnımdayken, Efenin her anı için ne kadar teşekkür etsem ne desem az kalır. Damla da da maceralarımız bitmedi tabi abisi gibi ilk başta olmasa da bu da son anne karnı dönemlerini maceralı atlattı.
Demek istediğim o ki, sizi doğurtacak-normal, sezeryan hiç önemli değil- 9 ay boyunca sizi anlayacak olan doktor o kadar önemli ki: ÇOK İYİ SEÇİN!

Not:  Bu arada yazmaya geri döndüm umarım çocuklardan çok aksamaz birirkmiş çok konum var çünkü.